25 Aralık 2018 Salı

BABAM GİDERKEN-Alberto Barrera TYSZKA

Merhaba, Yeni yıla çok az kaldı. 2018 giderken  ben de yılın sonunda yine ve yeniden bir kurgu romanını anlatmaya koyuldum.. Roman kurgu elbette ancak çok gerçek bir öykü anlatılıyor. Okuycağımız öyküye benzerlik gösteren nice öykülerle çevrili olduğumuzu düşünüyorum. Yakınları bu ölümcül hastalıkla savaşmış birçok aile var, bundan eminim.  Detaylar farkıdır elbette, yani erken teşhis edilmiş olanı, kemoterapiye olumlu cevap vereni veya olumsuz olanı yani şifası olmayanı ama bu hastalık süreci boyunca özellikle hastanın ve yakınlarının yaşadıkları aşağı yukarı benzer gibi geliyor bana. "Yalnız değiliz" etrafımızda yaşadıklarımızı paylaştığımızda anlayacak insanlar bulunur elbette. Ancak, "Ateş düştüğü yeri yakıyor" oda doğru gibi öyle değil mi? Yazar Babam giderken diyerek, pencerenin perdesini aralıyor.  Benimle birlikte aralanmış perdeden başını uzatmak isteyenler,  buyrun romanda anlatılanlara bir bakalım.

"Babam Giderken" romanının yazarı Venezuelalı Alberto Barrera Tyszka. Roman İspanya'dan Herralde Roman ödülünü almış. Bizde Kafka yayınlarından yayınlandı. İlk yayınlanma tarihi Mart 2018. Çevirmen Seda Çıngay Mellor. Romanın künyesi ile ilgili kısa bilgiden sonra konusuna geçebilirim diye düşünüyorum..
Baba (Javier Miranda) ve Oğul (Andres Miranda)'nın geçmişlerinden gelen çok travmatik bir anıları var. Anne Andres küçükken uçak kazasında (uçağın okyanusa düşmesi sonucu) hayatını kaybeder. Bu acıyı oğluna unutturmak isteyen  baba hiç evlenmez ve çocuğuna hem annelik hem de babalık yapar. Andres büyür ve doktor olur. Evlenir ve ailesini kurar. Yıllar geçer ve bir  gün hayatlarında her şeyin yolunda olduğunu düşündükleri bir gün Andres'in babası Javier'e akciğer kanseri teşhisi konulur. Roman babanın hastalığının teşhisi ile başlıyor. Andres doktor olarak babasının düşüp bayılması ile başlayan bu hastalık sürecinin tetkiklerini ilerletir ve  babasının BT'lerinde kanserinin metastatik olduğunu görür. Hastalık akciğerden beyine sıçramıştır. Yani kısacası durumu kötüdür. Babasının çok az bir ömrü kalmıştır. Andres, bunu babasına nasıl söyleyeceğini bilememektedir. Romanın satırlarında baba Javier vücudunda farklı giden bir şeyler hissediyor ama öleceği aklına gelmiyor elbette!
Bu teşhisin ardından, Andres'in dünyası başına yıkılmıştır. Durumun diğer bir zor tarafı da  Andres hem hasta babasının doktorudur hem de babasının oğludur.  Andres'in  bir doktor olarak daha önce bu kötü hastalığa yakalanmış  hastalarına iki veya üç ay ömürlerinin kaldığını söylediği o aileler gözünün önüne gelir ve derin bir sorgulamaya girer. Oysa baba Javier Miranda  hayatında hiç sigara içmemiştir. Bence yazarın "hastanın daha önce hiç sigara içmediğine yaptığı vurgu romanın kapağında da gördüğümüz; "Hayatın salt şanstan ibaret olduğunu kabullenmekte neden bu kadar zorlanırız"ı  düşünmeye zorluyor. Andres babasını yıllar önce çocukluğunda birlikte gittikleri  İsla Margarita'ya götürerek ona bu acı gerçeği söylemeyi planlar. Seyahatin sonunda  hastalıkla yüzleşen babanın sağlığının ağırlaştığı dönemler ve yaşadıkları hissettikleri romanda çok güzel anlatılmış. 
Hikayenin diğer bir ayağı ise ki bence bu okuyucunun içine su serpen kısım Ernesto Duran'ın durumu:) . Bu trajik hikayeyi  okumayı eğlenceli hale getirdiğine emin olabilirsiniz. 
Ernesto Duran adlı roman kahramanımız Andres'in eski hastalarındandır. Karısından boşanmıştır ve yalnızdır. Daha önce kendisine fiziksel bir rahatsızlığının olmadığı söylendiği halde Ernesto, ölümcül bir hastalığın belirtileriyle boğuştuğuna inanmaktadır. Ve bu onda ciddi bir takıntıya dönüşmüştür. Bu durum Dr. Andres'in seketeri Karina  üzerinde ciddi bir etki yapar. Ernesto'ya karşı şevkat beslemeye başlar. Ernesto, Dr Andres'e mesajları ile ne kadar zor durumda olduğunu atmaya devam eder.  Dr. Andres'in cevap verilmeyecek hasta listesine koyduğu Ernesto'nun,devam eden mesajlarını okuyan  doktorun meraklı sekreteri Karina arkadaşının da desteğiyle Ernesto'ya yadım edeceğini düşünerek  Dr Andresmiş gibi  cevap vermeye başlar. Bu noktada işler karışır. Sekreter Karina, Ernestonun psikolojik durumundan o kadar etkilenir ki adeta Ernesto'ya empati yapmanın sınırlarının aşar ve kendi psikolojisi bozulur. :)) Bu bölüm gerçekten çok eğlenceliydi. Hastalık hastası Ernesto'yu okumak zevkli ancak böyle biriyle yaşamak zor olsa gerek :)). İtiraf ediyorum okuması çok eğlenceliydi.   Karina'nın en baştan olaya kendini karıştırması ile hata yaptığı ve başına birşeyler geleceği belliydi zaten. Yani ben öncesinde tahmin ettim.:)) Doktor sekreteri olunca dikkat etmek gerekiyor galiba, değişik insanlarla karşılaşma olasılığı artıyor. :)) Neyse, bu ek bilgiden sonra, son paragrafta şunu şöylemek isterim;    
Bu iki zıtlık yani hastalığı sonucu ölecek Baba Javier ve hasta olmadığı halde öleceğini düşünen Ernesto arasında romanı okurken, hastalığın ve sağlığın anlamını düşündüren, yaşamın doğasını ve absürtlüğünü incelikle işleyen  bir yüzleşme ve kabullenme öyküsü okuyoruz. Bu roman bana; sağlıklı olduğumuz için şükretmemiz ve de  onu korumamız gerektiğini düşündürdü. Ne yapalım ! hayatın böyle de bir yüzü var .. 2018 yılını bu romanla kapatırken Yeni yılda yeni romanlarla görüşmek üzere.  

İyi okumalar

4 yorum:

  1. Ateş düştüğü yeri yakar demişler ya. Gerçekten de öyle teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba yorum için teşekkürler, "Ateş düştüğü yeri yakar" benim yorumumdu sadece. Yani bizim kültürümüzde olduğu için. Aynı fikirdeyiz Fatih bey. Ama oralarda yani Venezzuella'da baba hastalığını öğrendikten sonra "Ölmeyi Öğrenmek adlı bir atölyeye katılıyor. Romanda böyle anlatılmış.. :)

      Sil
  2. "Andres hem hasta babasının doktorudur hem de babasının oğludur."
    Acı bir durum malesef hayatın acı gerçekleri
    Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  3. Teşekkür ederim. Değerli katkınız için de teşekkürler. Sevgiler...

    YanıtlaSil