23 Ekim 2017 Pazartesi

DÜŞÜNCE BALONLARI-David LODGE


Ekimin son haftasında tekrar merhaba. Bugün size tanıtacağım romanı, kitap okumayı seven bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine aldım, ve David Lodge'un dünyası ile tanışma fırsatı elde ettim. İtiraf etmek gerekirse akademik hayatı fon olarak kullanması bu romana ilgimi daha çok arttırdı...Kurgu okumanın keyfi çok özel benim için. Ben kurgu okurken yazarların özellikle yarattığı karakterleri tanımak ve olayların karakterlerin doğrultusunda sarpa sarmasından (sarpa sarmak bence doğru bir ifade) ve sonunda bir çözüme ulaşmasından çok keyif alıyorum. Arkadaşımla eş zamanlı olarak okuduğumuz bu romanın sonunda  kadın erkek ilişkileri üzerine epey sohbet etmiştik. Doğru anladınız, eninde sonunda roman ilişkiler üzerinden ilerliyor. 2005 basımlı bu roman Ayrıntı yayınlarından çıkmış, çevirmen ise Meram Erdoğan. Birde uyarım var, roman eski basım olduğundan yazıların satır aralığı dar, ilk bakışta içinize bir sıkıntı basabilir bu roman nasıl biticek diyebilirsiniz, ama konu gerçekten epey ilginç gelişiyor. Konudan biraz bahsedecek olursam, önce ifla olmaz bir çapkın olan Ralph  Messengerla başlamam gerekir;
Roman kahramanı Ralph Messenger son derece parlak bir akademisyendir. Bilişsel Bilim Merkezinin yöneticisidir. Yapay zeka ve insan bilinci ile ilgili araştırmalarından ötürü aranan bir bilim insanıdır. Karısı Carrie  ile mutlu bir evlilikleri vardır. Gelir düzeyleri de oldukça iyi. Karısı Amerikalı Carrie'nin  hayatlarında sağladığı  huzura rağmen, Ralph çapkınlıklarından vazgeçememektedir. İki çocukları olan Messenger ailesinin bir de aralarında yaptıkları  anlaşma şöyle, yaşadıkları bölgenin sınırları içinde olmamak şartıyla Ralph başka kadınlarla oynaşabilme özgürlüğüne sahip. :)). Hayatları böyle akıp giderken "Goulchester Üniversitesi'ne" Sosyal Bilimler Enstitüsü'nün davetlisi olarak Yaratıcı Yazarlık dersleri vermek için gelen Helen Reed kampüse yerleşir. Ralph ile tanışırlar ve Ralph'ın kampüsteki akademisyen çevresine Helen'de dahil olur. Helen, ateist Ralph'in aksine koyu Katolik kurallar ile yetiştirilmiş üstelik hayatında  kendisi gibi edebiyatçı olan kocasını bir yıl önce ani bir kalp krizinden kaybetmiş halen yasta bir kadındır. Kampüsteki lojman hayatı, dersler, öğrenciler ile diyaloglar, akademik çevrelerdeki toplantılar, kongreler , hırs, rekabet  bu iki insan arasında gelişen bağa paralel anlatılmaktadır Romanda Ralph'in ve Helen'in birbiri ile ilgili, düşünce balonlarını okuyoruz, ve tabi bir de gerçeklik var. Bundan sonrasını size bırakıyorum, İyi okumalar....







  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder