11 Mayıs 2020 Pazartesi

Bize Göre,Gurabahane-i Laklakan, Frankfurt Seyahatnamesi-AHMET HAŞİM


Merhaba, merhaba... Ah Pandemi günlerindeyiz. Corona 19 virüsü ile savaş verdiğimiz bugünlerde, herkeslerin morali bozuk olabilir. Veya daha kolay bozulabiliyor olabilir.. Ama geleceğe güvenle ve umutla bakmak bizim doğamızın gereğidir. Her şeye rağmen hayatta kalmak ve yaşamak için mücadele etmeliyiz. Bu virüsü de tanıyıp onunla baş etmeyi öğreneceğiz. Şimdilik cerahhi maske, eldiven ve 1,5 -2 metre sosyal mesafeye dikkat ederek sosyalleşmeye devam etmek gibi bir durumdayız. 11 Mayıs'ta Ülkemizde hayat normalleşmeye başlayacak gibi.  11 Mart'ta tespit edilen ilk vakadan bu yana iki ay geçmiş .


Bu kez Ahmet Haşim'den bahsedeceğim size. Elimdeki kitapta Ahmet Haşim'in "Bize Göre" (1928), "Gurabbahane-i Laklakan" (1928) ve Frankfurt Seyahatnamesi" (1933) olarak yayınladığı eserleri (düzyazıları) toplanmış. Günümüzün Türkçesine Mahir Ünlü tarafından aktarılmış ve İnkılap kitapevi tarafından 1999'da yayınlanmıştır. Ben bu kitabı Beyazıt'ta olan Sahaflar çarşısından almıştım.  Üniversite yıllarımda izini sürüyordum  Ahmet Haşim'in. Edebiyatçının Derlemelerinin bir arada olduğu bir kitabını arıyordum ve bulduğumda çok mutlu olmuştum. Ahmet Haşim 1885-1933 yılları arasında yaşamıştır. Galatasaray Lisesinde yatılı öğrenim görür. Bir süre Hukuk eğitimi alır ve daha sonra Fransızca öğretmenliği yapar. Edebiyata yakın ilgi duyar ve bazı dergilerde şiirleri ve düzyazıları  yayımlanır. Bu dergi /gazeteler,  İkdam, Meşale, Akşam ve Dergah'tır. Ahmet Haşim'in istediği sanat; anlam ve ahengin birbiri içinde eriyip kaynaşmasından oluşan sanattır. 
 Ben, Ahmet Haşim ile ortaokul sıralarında Edebiyat dersinde tanıştım. O zamanlar Edebiyata olan ilgimin henüz farkında değildim. Ancak içten içe ders programımda ki Türkçe derslerinin saatleri hep aklımda kalırdı. Ve ders boyunca konulara hem merak duyardım hem de mutlu olurdum. Bir gün derste  "Ay" metnine sıra geldi.  Sağ ucunda denemenin yazarının yani Ahmet Haşim'in fotoğrafı vardı. Türkçe öğretmenimin sınıftan birini seçip denemeyi okutması ile başladı ders. Ve yazının anlatmaya çalıştığının incelenmesi ile devam etti. Ben, gözümüzden kaçan olguları ele alışı, betimlemeleri, gözlemleri ve söyleyiş güzelliğinden çok etkilenmiştim.   Aklımda kalan edebiyatçılardan biri oldu.  
Derste okuduğumuz Ay Denemesinde ; "Güneş, bütün gün insana doğru ve fakat acı şeyler söyleyen arkadaştır. Onun ışığında eğlenmenin ve mutlu olmanın hiç olanağı var mı ?.... Sonunda akşam oldu. Karanlık bastı. Karşıda yemek yiyen yoksul ailenin kirli kızları, yüzlerine vuran ay ışığı içinde birer süslü simge olmuşlardı. Denizin bulanık suları boşalmış ve onun yerine şimdi kıyının kumları üstünde ışıktan bir su sallanıp şarkı söylüyordu....Ay! Ay! Ay! Yalancı Ay ! Düşünmekten yorulanları dinlendiren düş gücü gibi güneşten bunalanları da avutan sensin ! " diyordu Edebiyatçı Ahmet Haşim. 
Bugün blog yazımda ise tanıttığım toplama kitabından denemelerini okuduğum dönemde Harika diye yanına not ettiğim  "ELEŞTİRMEN" denemesini olduğu gibi aktaracağım. Şimdiden iyi okumalar...
"Bir Mühendisi, bir şairi, bir doktoru, adını yaşadığınız sürece işitmediğiniz herhangi bir uğraş dalında çalışan birini hiç anlamadığınız, bir işinden dolayı beğenir gib olunuz. Hemen bütün erdemler sizindir: İyilikseversiniz, zekisiniz, sevimlisiniz, eğitimlisiniz; bilim ve kültürünüze hiç diyecek yok!
Buyrun 5 satırın sonundan aşağıya koyduğum fotoğraftan kitaptan okur gibi olsun diye, okumaya devam edelim