10 Ağustos 2017 Perşembe

KÖRLÜK- JOSE SARAMAGO

Merhaba, bugün Portekizli yazar Jose Saramago'nun  romanı Körlük'ten bahsetmek istiyorum. Romanda anlatılan olaylar tek kelimeyle bir kabus gibi. Romanın konusuna gelince, bir şehirde kırmızı ışıkta duran bir kişinin aniden kör olması ile başlıyor hikaye. İlk kör evine kadar yardımsever duygularla henüz kör olmayan  o anda yoldan geçen başka biri tarafından getiriliyor. Henüz bir kişinin görme yeteneğini kaybetmesinin hayatın akıcılığına vurduğu darbe romanın ilk sayfalarından itibaren soğuk kanlılıkla  anlatılıyor. Bu arada  yazar romanda roman kahramanlarına isimleri ile hitap etmiyor.(Örneğin; ilk kör, doktor, doktorun karısı, siyah gözlüklü kadın  olarak anlatıyor).
Romanda körlük karanlıklara gömülmek değil, bembeyaz bir boşluğa gömülmek olarak anlatılıyor.
Romanın can alıcı noktası; göz doktoruna vakanın ulaşması, doktorun muayene etmesi ve ardından kendisinin de kör olması ve körlüğün bulaşıcılığını  sağlık bakanlığına ve üst makamlara rapor etmesi. Roman, körlüğün daha fazla artmaması için akıl hastanesine karantinaya gönderilen ilk belirlenen körler ile sayısı her gün artan körlerin karantinaya gelmeye devam etmesi, hastanede asayişi sağlamaya çalışan askerlerin kör olmaya başlaması ile devam ediyor. Hastanenin diğer koridorunda henüz kör olmamış, her an kör olacak insanlar da var.
Yazar, adeta insanlığın yarattığı düzenin tepe taklak olduğu, kimsenin birbirine yardım edemediği, kaosun baş gösterdiği, beyaz körlüğün hızlıca yayıldığı, pisliğin arttığı, insan leşlerinin kentin ortasında yüzdüğü, ölülerin gömülemediği bir ortamı tasvir ediyor. Bu körlük çıkmazı içinde görmeden hayatlarını yaşamaya çalışan bir grup insanın çaresizliğine kentte gözleri gören tek kişi olan bir kadın rehbelik ediyor.  Konunun ürkütücülüğü yanında hala gözü gören bir kurtarıcının olması adeta kör olan şehirdeki bütün insanların çaresizliğinin ve yaşama savaşının gözü oluyor.


9 Ağustos Kitapseverler Günümüz Kutlu Olsun.
İyi okumalar...    

4 yorum:

  1. güzel tanıtım tebrikler

    YanıtlaSil
  2. Buldum o yazıyı bulduum, selamlar ^^
    Kitapla ilgili yazdıkların çok net, çok güzel; benim günlerdir akloma kurcalayan şeyse doktorun karısı neden kok olmadı, bi de sonuna dogru belki de hiç kör olmadik gibi gibi aforizmalar ne demeye çalıştı? Ayrıca olayın anlatımı heyecanla giderken araya giren felsefeler de guzeldi. Ama benden yorum kapasitesi bu kadar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Volfreyt, demek kitabın yorumunu yaptın ve bir yerlere yazdın, yazıyı bulmana sevindim. :) Körlüğü okuyalı epey zaman geçti, romanı okuduğum sırada genelde arkadaşlarımdan şu yorumu aldım. O kitaba devam edebildin mi ! Korkunç bir roman :) Bence yazar zaten birini kör etmemeliydi, çünkü kör olanların bir yol göstericiye ihtiyacı olduğu kadar, bu ortamda yaşananları gören ve anlatacak birine de ihtiyaç vardı. Neden doktorun karısı, bence cesur bir kadın olduğu için.. Aslında hiç kör olmadık demekle körlüğü bir aydınlanma olarak göstermeye çalışmış olabilir mi yazar ?... Bunlar bence tabi, artı çok güzel sorular soruyorsun, teşekkürler ..

      Sil