Bu kez fıkralarla MERHABA, Sonbahar geldi ben kendime geldim, yazı pek sevmiyorum da ondan :))
Memet Fuat tarafından derlenen "Nasreddin Hoca Fıkraları" kitabını Kadıköy'de Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarından aldım. Kitabı rafta görünce paylaşmak güzel olacak diye düşündüm. Kültür kaynağı olan yapıtlar olarak destanlar, halk öyküler, masallar kadar gülmece fıkraları da unutmamak gerekir.
Üçyüz seksen Nasreddin Hoca fıkrasını bir arada okuyabileceğiniz yetişkinler için olan bu kitabın elimdeki örneği altıncı basım. Altıncı baskısı Ocak 2018'de yapılmış. Birinci baskısı ise Şubat 2002 yılında ilk olarak yayınlanmış. Çok keyifli bir kitap, Nasreddin Hoca'nın fıkralarını severler için elbette. Gerçi ben sevmeyeni de duymadım. Ayrıca kitabın başında Nasreddin Hoca'nın fırkraları üzerine yazarın "Memet Fuat" çok güzel bir inceleme kısmı var. Bu inceleme kısımdan 4 cümlelik bir alıntı yaptım;
" Nasreddin hoca 1208 yılında Akşehir'den 108 km uzakta Sivrihisar kasabasının Hortu köyünde doğar....1284'te 76 yaşında Akşehir'de ölür. Türbesi de ömrünün büyük bölümünü geçirdiği bu Selçuklu kentindedir. Bu yaşam öyküsü kanıtsız olsa da tarihte Nasreddin Hoca adında birinin yaşadığı anlatılan fıkralardan bazılarının onun başından geçtiği yadsınamaz. Bunların hangi fıkralar olduğu bugün bilinmiyor. Bilinmesine pek önem verildiği de yok. "
Kitabın bir fotoğrafını da paylaştıktan sonra (sayfama yerleştirdim bile) çok uzatmadan benim seçtiğim bir-iki Nasreddin Hoca fıkrasını paylaşmak istedim.
Gülmek güzel şey, İyi okumalar...
1-Gelen Buçuğu Sen Alıver
Bir gün Nasreddin Hoca pazarda yürürken adamın biri arkadan gelip ensesine okkalı bir tokat patlatmış.Hoca dönüp ne oluyor diye bakınca, adam özür dilemeye başlamış:"Hay Hoca! Sen miydin? Bağışla! Seni bir başkasına benzettim!""Ne saçmalıyor adam ?" diye başlayan Hoca sözünü, "Haydi, doğru Kadı'ya!" diye bağlamış.Kadı'nın karşısına dikilmişler. Meğer Kadı adamın akrabasıymış. Olan biteni dinleyince şöyle demiş:"Sille buçuğadır."Adam üstümde para yok diye buçuğu bile vermeye yanaşmayınca bu kez Kadı:"Var git buçuğu al da gel," diye adamı göndermiş.Hoca orada oturakalmış.Bekle, bekle gelen giden yok.Hoca bakmış ki adam gelmiyor, yerinden kalkıp Kadı'nın arkasına dolanmış ensesine okkalı bir tokat patlatmış.Kadı, "Hey! Ne yapıyorsun?" diye yerinden fırlayınca, Hoca boynunu bükerek şöyle demiş:"Benim önemli bir işim var. O gelen buçuğu sen alıver." :)))
Bir gün Nasreddin Hoca pazarda aldıklarını bir hamalın küfesine yüklemiş.Hoca önde, hamal arkada eve yollanmışlar. Ama evin kapısına geldiğinde Hoca dönüp arkasına bakmış ki hamal ortada yok. Her yeri aramış, aynı yoldan pazara kadar gidip gelmiş, hiçbir yerde yok...On gün kadar sonra Hoca dostlarıyla gezerken, aralarından biri heyecanla:"İşte senin aradığın hamal! "diye fısıldamış.Hoca adamı görünce ortadan yok olmuş.Tekrar bir araya geldiklerinde dostları:"Hoca ! Hamalı gördüğün halde niye yakalamadın da ortadan yok oldun ?" diye sormuşlar."Ben bu hamalı yitireli on gün oldu," demiş Hoca."Adam: On gündür senin yükünü taşıyorum, haydi ver bakalım on günlük yövmiyemi, dese ben ne yapardım ?" :))